Çanakkale, Türk milleti için sadece bir zafer değil, aynı zamanda bir duruşun, inancın ve fedakarlığın sembolüdür. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da vurguladığı gibi, bu zafer Türkiye'nin zorlukların üstesinden gelme kabiliyetini ve kararlılığını gösteren bir olaydır. Çanakkale'de gösterdiğimiz dayanışma ve kararlılık, Kurtuluş Savaşı'nda da bizlere rehberlik etmiş, ulusumuzun özgürlüğü için verilen mücadeleyi ateşlemiştir.
Ancak, tarih kitaplarındaki bu dönemlerden uzaklaşıp günümüze baktığımızda da, aynı ruhun canlı olduğunu ve bize rehberlik etmeye devam ettiğini görebiliriz. Son zamanlarda yaşadığımız doğal felaketler, bir millet olarak ne kadar güçlü ve dayanıklı olduğumuzu bir kez daha gösterdi. Deprem, sel ve diğer doğal afetler, fiziksel hasara neden olmanın yanı sıra, yüzlerce kişinin yaşamını kaybetmesine ve binlercesinin evsiz kalmasına neden oldu. Ancak bu felaketler, aynı zamanda Türk milletinin birlik ve beraberlik içinde nasıl hareket edebileceğini de gösterdi.
"Depremin Yaralarını Ancak Çanakkale Ruhu İle Sarabiliriz" sözü, bu dayanışmanın ve birlikte hareket etmenin önemini vurguluyor. Çanakkale'de nasıl bir araya gelip düşman güçlere karşı direndiysek, bugün de doğal afetlerin yarattığı hasara karşı bir araya gelmeli ve bu yaraları sarmalıyız. 108 yıl önce gösterdiğimiz dayanışma ve birlikte hareket etme ruhu, bugün de bize rehberlik ediyor. Bir millet olarak, tarihimizdeki bu önemli dönemleri unutmamalı ve bu ruhu canlı tutarak geleceğe umutla bakmalıyız. Hem geçmişte hem de şimdi, Çanakkale ruhu bizi bir araya getiren, bizi güçlü kılan bir bağdır. Bu ruh, bize zor zamanlarda bile bir arada olmanın ve dayanışma göstermenin ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyor.
