İstanbul’un Fatih ilçesinde geçtiğimiz yıl meydana gelen ve bir motosikletli kuryenin hayatını kaybettiği trafik kazasının ardından gözler yargıya çevrilmişti. Olayın şüphelisi, Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu Mohammed Hassan Sheikh Mohamud, bugün sonuçlanan davada ‘taksirle ölüme neden olma’ suçundan 27 bin 300 lira adli para cezasına çarptırıldı. Bu karar, hem yerel hem de uluslararası alanda geniş yankı uyandırdı.
Olayın Geçmişi
30 Kasım 2023 tarihinde Kennedy Caddesi’nde gerçekleşen olayda, Somali Konsolosluğu’na ait korumalı bir araçla, 38 yaşındaki motosikletli kurye Yunus Emre Göçer’e çarpan Mohammed Hassan Sheikh Mohamud, kuryenin ölümüne neden olmuştu. Göçer, kazanın hemen ardından kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.
Yargı Süreci ve Kararın Detayları
Kazanın ardından şüpheli Mohamud, ilk ifadesinin alınmasının ardından serbest bırakılmış ve yurt dışına çıkış yasağı getirilmişti. Ancak daha sonra vefat haberinin gelmesiyle birlikte şüpheli hakkında yakalama kararı çıkarılmış, ancak Mohamud’un Türkiye’den ayrıldığı tespit edilmişti.
İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen dava sürecinde, savcı sanığın 2 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti. Ancak mahkeme, Sheikh Mohamud’a verilen 2 yıl 6 ay hapis cezasını 27 bin TL para cezasına çevirme kararı aldı. Bu karar, özellikle kaza kurbanı Yunus Emre Göçer’in yakınları ve halk arasında tartışmalara yol açtı.
Mohammed Hassan Sheikh Mohamud’un, Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu olması ve diplomatik statüsü, bu davayı sadece yerel bir olay olmaktan çıkararak uluslararası bir boyut kazandırdı. Karar, Türkiye ve Somali arasındaki diplomatik ilişkiler açısından da hassas bir konumda yer alıyor.
Müşteki ve Ailenin Tepkisi
Kazada hayatını kaybeden Yunus Emre Göçer’in eşi Öznur Göçer, başlangıçta şüpheliden şikayetçi olduğunu belirtmiş, ancak daha sonra ‘bu aşamada herhangi bir şikayetinin olmadığını’ ifade etmişti. Bu değişiklik ve kararın hafifliği, toplumda adaletin sağlanıp sağlanmadığına dair soru işaretleri oluşturdu.
Bu karar, toplumda geniş çaplı bir tartışma başlattı. Birçok kişi, özellikle diplomatik bağlantıları olan kişilere karşı yargının daha yumuşak davrandığına dair eleştirilerde bulundu. Öte yandan, bazıları ise mahkemenin kararını, mevcut yasal çerçeve ve suçun niteliği göz önünde bulundurularak alınmış bir karar olarak değerlendirdi.