Kendi çiftlikleri zannederek her bir kuruma yakınlarını dolduranların sorumluluğunun belli olduğunu vurgulayan Davutoğlu, dini değerlerin istismar edilerek bu durumun kader olduğu söyleminin asla kabul edilemeyeceğini ifade etti.

Ayrıca, millet vicdanını yaralayan olaylara da değinen Davutoğlu, depremzedeye sırtını dönen bakandan, en yakınındaki Adıyaman'ın sokağını göremeyen valiye kadar birçok manzaranın millet vicdanında derin yaralar açtığını dile getirdi. Milletin vicdanı harekete geçtiğinde ise devletin sahipsiz bıraktığı bölgelere yardıma giden vatandaşların görüntüsünün ortaya çıktığını belirten Davutoğlu,

Milletin vicdanı harekete geçtiğinde ise devletin sahipsiz bıraktığı bölgelere yardıma giden vatandaşların görüntüsünün ortaya çıktığını belirten Davutoğlu, Bahçeli'nin milleti azarlamasından çadır satan Kızılay başkanına kadar birçok kişinin vicdanda yaralar açtığına dikkat çekti.

Davutoğlu'nun sözleri, Türkiye'deki siyasi ve sosyal gündeme dair önemli mesajlar içeriyor. Deprem sonrası uygulanan politikaların, halkın ihtiyaçlarına yeterince yanıt veremediği düşüncesini yansıtan Davutoğlu, hükümetin gösterdiği performansın yetersizliğine işaret ediyor. Ayrıca, devlet kurumlarının içini boşaltarak kadrolaşmanın getirdiği yüz kızartıcı tablo hakkında da sert eleştirilerde bulunuyor. Tüm bu açıklamalarıyla, Davutoğlu, geleceğe dair bir umutlu bakış açısı sunmak ve Türkiye'nin sorunlarına karşı çözüm önerileri sunmak için siyasi sahneye çıkıyor.