İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 579 sayfalık iddianamede, Beşiktaş Belediyesi’ne ait bir taşınmazın, suç örgütü lideri Aziz İhsan Aktaş’a usulsüz bir şekilde ve düşük bedelle satıldığı öne sürüldü. Suç örgütüne yönelik yürütülen geniş kapsamlı soruşturma kapsamında, 200 şüpheli hakkında işlem yapıldığı ve bu şüphelilerden 40’ının tutuklu olduğu belirtildi. Belediyeye ait taşınmazın gerçek değerinden oldukça düşük bir bedelle satıldığı, satış kararının nasıl alındığına dair resmi belgelerin eksik olduğu ve sürecin şeffaf yürütülmediği ifade edildi.
İddianamede ayrıca, ihaleye katıldığı belirtilen firmaların örgüt lideri Aktaş’la bağlantılı kişiler üzerinden gösterildiği ve rekabet ortamının sağlanmadığı vurgulandı. Belediyeye ait taşınmaz için resmi bir satış ilanı yapılmadığı gibi, değerleme raporunun da gerçek piyasa koşullarını yansıtmadığı tespit edildi. Belediye tarafından yürütülen işlemler sonucunda kamunun zarara uğratıldığı, bu zararın ise belediye yöneticileri arasında paylaştırıldığı iddialar arasında yer aldı.
Taşınmaz Satışıyla İlgili Gözler Belediye Yöneticilerinde
Söz konusu taşınmazın satış sürecinde adı geçen Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat ile birlikte, başkan yardımcıları ve bazı belediye yetkililerinin süreçte etkili oldukları iddia edildi. İddianamede yer alan bilgilere göre, taşınmazın satışı için önce kapalı zarf, ardından açık artırma yöntemi uygulanmış gibi gösterildi. Ancak gerçekte, sadece örgütle bağlantılı kişilerin teklif sunduğu, bu tekliflerin ise ihaleye katılım şartlarını karşılamadığı ifade edildi.
Suç örgütü lideri Aziz İhsan Aktaş’ın, belediye ile olan alacaklarını tahsil etmek için taşınmazı almak zorunda bırakıldığına dair ifadesine de yer verildi. Aktaş’ın 10 milyon lira tutarında bir ödemeyi belediye binasında elden teslim ettiği, bu paranın belediye yöneticileri arasında nasıl paylaşıldığına dair çelişkili beyanlar olduğu bildirildi.
Usulsüzlük İddiaları Yargı Sürecinde
İddianamede, Beşiktaş Belediyesi’ne ait Beltaş A.Ş. üzerinden yapılan işlemlerde, noter tasdikli belgelerin bulunmadığı, yönetim kurulu kararları arasında boşluklar olduğu ve bazı evrakların sahte şekilde geriye dönük hazırlandığına dikkat çekildi. Tüm bu sürecin, kamu zararının ortaya çıkmaması adına organize şekilde yürütüldüğü iddia edildi. Ayrıca, ihalenin yapılmış gibi gösterilerek gerçekte şeffaf olmayan bir süreçle satışın gerçekleştirildiği vurgulandı.
