ABD’nin İran’a yönelik bombardımanı sonrası, Türkiye-İran sınır hattında hareketlilik arttı. Van’daki Kapıköy sınır kapısı, son yılların en kalabalık günlerinden birini yaşadı. İranlı vatandaşlar, sınır kapısına hem ülkelerine dönmek hem de savaş bölgesinden sevdiklerini güvenli bölgeye ulaştırmak için akın etti. Sınır hattındaki bu yoğunluk, hem İran’dan gelen göç akışını hem de dışarıdan ülkeye geri dönüşleri beraberinde getirdi. İran sınırındaki gelişmeler, Van ve çevresindeki geçiş noktalarını dikkatlerin merkezine taşıdı.

Van’a giderken uçakta karşılaştığımız yolcuların büyük bölümü İranlıydı. İsveç’ten gelen bir çevirmen, “Bir haftadır aklımız hep Tahran’da. Aklımız orada olacağına, biz orada olalım istedik” sözleriyle dönüş nedenini açıkladı. Aynı uçakta Belçika’da yaşayan ve 41 yıldır doktorluk yapan Mahmud (takma isim), annesi ve hasta babasını almak için İran’a gittiğini belirtti. Tahran’daki saldırıların ardından sevdiklerine ulaşmaya çalışan Mahmud’un yaşadıkları, sınırdaki duygusal tabloyu gözler önüne serdi.

Kapıköy sınır kapısında her gün yaklaşık 2 bin kişinin giriş yaptığı bilgisi verilirken, özellikle bombardımanın ardından bu sayının daha da arttığı görülüyor. Hem giriş hem de çıkış koridorları gün boyu yoğun şekilde işlemeye devam ediyor. İran sınır kapıları, göç dalgası olmasa da ciddi bir insan hareketliliğine sahne oldu.

Sınırda bekleyenlerin yüzlerinde yorgunluk ve tedirginlik hâkim. Tahran, Tebriz ve İsfahan gibi kentlerden gelenler, günler süren yolculukların ardından sınıra ulaşıyor. Mahmud gibi birçok kişi, saatler süren bekleyişin sonunda ailelerine kavuştu. Kavuşmalar sevindirici olsa da duygular karmaşık; çünkü çoğu kişi, ülkesinde kalan akrabalarını geride bırakmak zorunda kalıyor.

Valizleriyle İran’a giriş yapan vatandaşların kararlılığı dikkat çekiyor. “Korkmuyor musunuz?” sorusuna verilen yanıt net: “Ailemizin yanında olmak istiyoruz, ne olursa olsun.” İran’a dönmek yerine Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçmeyi planlayanlar da var; özellikle Hollanda ve İsviçre’den gelenlerin amacı, eşlerini ve çocuklarını güvenli bölgeye ulaştırmak.

Sınırın biraz ilerisinde karşılaştığımız genç İranlı kadınların kararlılığı dikkat çekiyor. İran’a dışarıdan gelen tehditlere karşı halkın birlik içinde olduğunu ifade ediyorlar. İran’ın tarihsel mirasına vurgu yapan bu kişiler, “Savaş istemiyoruz ama barışı da biz kuracağız” diyerek sınır hattındaki ruh hâlini yansıtıyor.

İran sınırında yaşanan bu hareketlilik, sadece askeri gelişmelerin değil, insani boyutun da etkili olduğunu gösteriyor. Sınırda geçen her saat, barışa duyulan özlemin ve halkın sevdiklerine ulaşma çabasının izlerini taşıyor.