Avrupa'dan büyük bir hayal kırıklığıyla dönen Galatasaray, rakiplerinin en fazla puan kaybı yaşayacağı düşüncesiyle zor bir deplasmandan 3 puanla dönmeyi başardı. Futbolda bir kural vardır: Atanın ve tutanın iyi olması gerekir. Bu hafta, Galatasaray’da bu kural gerçekten işledi. Simen’in attığı goller ve Muslera’nın kritik kurtarışları, takımın zor anlarda ipten kurtulmasını sağladı. Ancak tüm bunlar için en çok teşekkür edilmesi gereken kişi Okan Buruk’tur.
Galatasaray taraftarları, takımı nasıl bu kadar ruhsuz ve kötü oynatılabildiğini anlamakta zorlanıyor. Bu kadar değerli bir takımın, Avrupa’daki zayıf rakiplerine karşı aldığı kötü sonuçlar, taraftarların sabrını taşırıyor. Okan Buruk’un, Lemina’yı maçta değerlendirmesi, ne kadar önemli bir hamle olduğunu gösterdi. Bu oyuncu, oyuna girdiği an itibarıyla fark yaratmayı başardı. Ancak Okan Buruk’un, bu oyuncuyu daha önce nasıl görmediği ve "Fiziksel olarak hazır değil." diyerek kenarda tutması şaşırtıcıydı. Buruk, artık hatalarını gözden geçirmeli, yoksa onun için işler daha da zorlaşabilir.
Bir başka eleştiri de Mertens ve Barış Alper üzerinedir. Mertens, geçmişte bize harika anlar yaşattı ama yaşının etkisiyle hızla gelişen oyunun temposuna ayak uydurmakta zorlanıyor ve takım için bir yük haline gelmeye başladı. Okan Buruk’un, bunun farkında olup onu kenara alma zamanının geldiğini görmesi gerekiyor. Orta sahayı Torreira, Lemina ve Sara üçlüsüne emanet etmek, daha verimli bir tercih olacaktır.
Barış Alper Yılmaz ise kendi yeteneklerine ihanet etmekte adeta ısrar ediyor. Şımarıklığı ve bencilliği, oyununu ciddi şekilde olumsuz etkiliyor. Pas vermemesi, attığı pasların isabetsizliği ve kaleye çektiği şutlar, oyunun temposunu bozan unsurlar haline geldi. Galatasaray’ın büyüklüğünü unutmamalı ve kendine çeki düzen vermeli.
Okan Hoca başta olmak üzere herkes için hatalar gözden geçirilmeli.