Mükemmel bir Akdeniz iklimi, baharatmayacak sıcaklık, harika bir cefakâr ve vefakâr taraftar, sizlere inanmış milyonlar... Karşınızda büyük felaketten çıkmış bir ilin takımı: Oyuncular başka, yönetim başka, teknik direktör başka. Kısacası, şehri gibi yıkılmış bir takım bu şekilde çıktı Galatasaray-Hatayspor karşılaşmasına.
Maçın başından sonuna kadar, hatta uzatma dakikalarını da içerisine katacak olursak, rehavetten burnunun ucunu görmeyen bir oyuncu topluluğu ve maalesef aynı şekilde rehavete kapılmış teknik ekip ve yönetimi gördüm. Hatayspor gibi bir takıma karşı bu kadar kötü oynamak, milyonlarca taraftarın yanı sıra o stada sizi görmeye gelmiş, maçın başından sonuna kadar sizi desteklemiş, hatta otelinin önünden ayrılmamış çocuklara karşı büyük bir ayıptır. Ne size ne de kalitenize yakışmadı. Rakibinizle olan puan farkını açmak yerine kapattırmasına sebep oldunuz.
Umarım bu puanları ilerleyen haftalarda aramayız. Çünkü bu ligin en zayıf ekibine karşı kaybedilmiş 2 puan, herkesin aklında kalacak. Oyuncuları tek tek saymama gerek yok; herkes görmüştür. Ancak bazı oyuncuların artık gece hayatına son vermesi ve mesleği olan futbolla ilgilenmesi elzem bir gerçektir. Bu şekilde gece hayatına devam ettikleri sürece, altıpastan dışarıya atmaya devam edecekler. Çünkü beyin, vücutla orantılı çalışmıyordur.
Bu durumdan ders çıkarılması dileğiyle... Unutmayın, futbol rehavet kaldırmaz!