Samsun deplasmanları her zaman meşakkatli olmuştur. Taraftarıyla, atmosferiyle, saha içi dinamizmiyle her takımın zorlandığı bir yerdir orası. Ancak Galatasaray, bu zorlu deplasmandan alnının akıyla çıkmayı başardı. Hem de 2-0 gibi net bir skorla.

Maçın iki kilit ismi vardı: Yunus Akgün ve Mario Lemina. Yunus, sahada adeta kanatlarda fırtına gibi esti. Attığı gol, sadece skora değil, özgüvenine de katkıydı. Her pası, her koşusu bu formayı ne kadar hak ettiğini gösterdi. Lemina ise orta sahada savaşçı kimliğini konuşturdu. Top kapmalar, geçiş oyunundaki rolü, oyunu iki yönlü oynayabilme meziyeti... Sahada ikinci bir teknik direktör gibiydi.

Ve tabii ki Victor Osimhen... Onun için başka bir paragraf açmak gerek. Rakip defansı sürekli tedirgin eden, pozisyon arayan, baskı yapan bir süperstar. Attığı gol olmasa da, yarattığı boşluklarla, rakip savunmayı sürekli rahatsız eden oyun tarzıyla “başka bir dünya” dedirtti.

Bu maç Galatasaray için sadece 3 puan değildi. Aynı zamanda mental bir eşiğin geçilmesiydi. Takım, hem deplasman stresini aştı hem de kritik bir haftayı firesiz tamamladı. Bu tarz galibiyetler, sezonun son düzlüklerine girerken hem takımın hem camianın inancını artırır.

Sıradaki viraj daha mı keskin olur, bilinmez. Ama bir gerçek var ki, bu Galatasaray’ın vitesi yükselttiği net.